11 Aralık 2012

EN UZUN TARİH DİZİSİNİN SENARİSTİ: KARL MARX

Ne alakası var,  demeyin!.
Yıllar önce,
California/Hollywood’ta bir sinema okulunda “Special-Effects” dersiydi…
Daha önce bize söylendiğine göre, dersi sektörde çalışan birisi verecekti.
Gün geldi ve Üstad da derse bir TIR ile geldi…
Üstad “hey adamım!” diyen cinsten, biraz da hava atmasını seven neşeli biriydi.
Yardımcıları ikinci kata kablolar uzatıp,
dersaneye getirdikleri bir seyyar kumanda tablosuna bağladılar.
Getirdikleri kutuları bir bir açtılar…
Karşımızda, peruk mankeni büstlere geçirilmiş, “Elm Sokağı”nın monsterları vardı…
Büyük kutudan da bel üstü bir orangutan butaforu çıktı…

Dersten sonra herkes orangutanın çevresine toplanınca,
Üstad da kumanda masasına geçip gorilin kaşını-gözünü oynatmaya başladı.
Ve herkes bu yapay gorilin diğer maharetlerine hayran kaldı.
Üstad sonra bir reklam filmi için 200 bin dolara yaptırdığı bu gorilin,
sırtındaki fermuarı belinden tepesine kadar açıp,
bize, bütün bu maharetlerin elektronik alt yapısını anlattıktan sonra,

“Yeter ki sizin bir fikriniz, bir senaryonuz olsun, Hollywood’da herşeyin parası ödenir,
ve burada siz herşeyi yaptırabilirsiniz” dedi.

Sonra, meraklı bir kız öğrenci, monsterlardan birinin deri malzemesini eliyle tutup,

“Peki bu malzemeyi nereden alıyorsunuz?” diye sordu.

 Üstad yine neşeli ve rahat,

 “Bir atölye var. Orada size istediğiniz renkte ham deri tabakası üretip, santimetrekareye de istediğiniz kadar kıl ekebilirler!..” dedi.

“Vay be!..” diye şaştı herkes…

Üstad yine neşeli ve ironik,

“Peki Hollyoowd onu keşfetmeden önce, bu atölyenin ne iş yaptığını biliyor musunuz?”

“Hayır” dedi herkes. Üstad tadını çıkara çıkara,

“Bu atölye eskiden, California plajlarında kızlara hava atmak isteyen erkekler için göğüs kılı tabakası üretirdi!..” dedi.

Söylediği orada plajlarda yaşanan sıradan bir şeydi ama,
eğer biz burada gördüğümüz bir Hollywood filminde,
plajdan geçip evindeki banyoya giren göğsü kıllı bir adamın,
ayna karşısında göğsündeki kıl tabakasını söktüğünü görseydik,

“Vay be!... Bu hiç aklıma gelmezdi. Senarist de bunu nasıl düşünmüş?” diyecektik.

İşte bu yüzden,
Nesne ilişkilerinin insan ilişkilerini nasıl belirlediğini bize öğrettiği için,
en uzun tarih dizisinin usta senaristidir Karl Marx…
Herkesin malumudur, yazmaya başladığı uzun tarih dizisi hala sürüyor!..

Ve mesele para-pul değil aslında,  
çarpık veya doğru, kapitalizmin bizi soktuğu yolda,
nesne ilişkilerini bize en uç noktada tükettirdiği için güçlüdür Hollywood…

Bizim muhafazakarlar Marx’ın uzun tarih dizisini pek anlayamaz.
Çünkü onlar hem kendi tarihlerinin üretmediği diş fırçasını kullanır,
hem de millete Sultan Süleyman’ı örnek verip “misvak” kullanmayı tavsiye ederler!..

Hüseyin Kuzu

Bu yazı, yazarı ve ilk alındığı yayın yeri belirtilerek, başlığı değiştirilmeden, dileyen herkes tarafından izinsiz ve bütün olarak yayınlanabilir.

 

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder